Doğanın benim için her zaman önemli bir yeri olduğunu söyleyebilmek isterdim çoğu kişi gibi. Fakat öyle değildi…uzun bir süre boyunca. 5 milyondan fazla kişinin olduğu bir şehirde büyüdüm. Doğa ile olan ilişkim baya sınırlıydı, ve ne zaman doğa da olsam korku, rahatsızlık ve ait olmamak hisselerine kapılıyordum. 8 yıl önce şehrim Ankara’dan Colorado’ya taşındığımda doğanin içinde olmak ve keşfetmek için ilk adımları attım. Kolay bir değişim süreci olduğunu söyleyemem. Başlangıçta doğa rahat olduğum bölgeden çıkmak icin bir yoldu. Yıllar icerisinde doğa rahatladığım, huzur ve yalnızlık bulduğum yer olmanın yanı sıra; dünyayı keşfetmek için kullandığım, mutluluk ve neşe bulduğum, ve hayranlık duyup takdir ettiğim bir yer oldu. Simdi ne zaman asırlık sedir ağaçlarının arasında dursam, ve nefes alsam, kendimi bütün hissediyorum.
I wish to say nature has always been a place of importance for me like many others. But it was not…for a long time. I grew up in a city with more than 5million people in it. My exposure to nature was very limited, and whenever I was exposed to nature I was captured by feelings of fear, discomfort and not belonging. When I left my hometown Ankara and moved to Colorado 8 years ago, I took the first steps to be in nature and explore it. I cannot say it was an easy transition. Initially nature was a way of getting out of my comfort zone. Over the years, nature has become not only my comfort zone and a place of peace and solitude; but also a place to fulfill my hunger to explore earth, a place to find joy and happiness, and a place of fascination and appreciation.Now when I stand amongst centuries old cedar trees in silence, and breath, I feel one.